Hayallerimiz ve Biz

“Bir Hayalim Var” sözü size tanıdık geliyor mu? Geride bıraktığımız 2013 yılında insan hakları aktivisti M. Luther King’in bu çok bilindik konuşmasının 50. yılı kutlandı. King’ in hayalini kurduğu ‘ırkçılığın aşıldığı bir toplum’ ne ölçüde gerçekleşti tartışılır; ama bu ünlü konuşmayı anma etkinliklerinde ABD’nin ilk siyah başkanı Obama’nın bir konuşma yapması kayda değer. Peki, bir hayali olan ve bunu gerçekleştirmeye kendini adayan kişiler sadece belgesel veya ansiklopedilerde mi var? Mesela yakın çevrenizde “Benim bir hayalim var” diyen ve bu hayalinin peşinde koşan insanlar var mı? Ya sizin böyle bir “hayaliniz” var mı?

Hayaller ve hayal kurmak günlük hayatın koşturmacası içinde çocuksu ve naif kavramlar olarak görülebiliyor. İş veya sosyal hayat ile ilgili konularda çok sık duymuşsunuzdur: Gerçekçi ol, uçma, ayağın yere bassın vs. Toplumun çoğunluğuna göre hayal kurmak gerçeklikten çocukça bir kaçış; belki de sorumsuzca bir davranış. Siz de bu görüşe katılıyor ve “Hayallerle işim olmaz, ben ayakları yere basan gerçekçi bir profesyonelim” diyorsanız, bir daha düşünün derim. Çünkü dünya tarihini şekillendiren kişilerin hepsi bir bakıma “hayalci” insanlar. Örneğin öncü bilim insanlarından Albert Einstein’ın “Hayal gücü bilgiden daha önemlidir.” cümlesi birçok yerde karşınıza çıkar. Ama bana asıl ilham veren “hayalci”, cumhuriyetimizin kurucusu M. Kemal Atatürk: Dahi bir asker ve devlet adamı olan bir “hayalci”. “Geldikleri gibi giderler” diyen, içinde bulunduğu gerçekliğin tüm olumsuzluklarına rağmen “özgür ve modern bir Türkiye” hayali kurmuş ve bunu halkın desteği ile adım adım hayata geçirmiş bir “hayalci”.

Hayal kurmanın önemli olduğunu kabul ettik diyelim; peki, bu hayaller nasıl gerçekleşecek? Başarılı değişimleri hayata geçirmiş kişilere baktığımızda bu kişilerin üç aşamadan geçtikleri söylenebilir: Hayal, Proje ve Girişim. İlk aşama olan Hayalden yeterince bahsettik; tüm devrim ve girişimler önce bir hayal ile başlıyor. Sonraki aşama bu hayalin Projelendirilmesi. Yani, önce uçmak daha sonra da ayaklarının üstünde yere konmak gerekli. Parlak bir fikri plan ve bütçeye dökmek, stratejiler oluşturup ilgili kaynakları temin etmek gibi disiplinli bir hazırlık süreci olmadan hayallerimiz “tatlı bir rüya” olarak kalmaya devam edecek maalesef. Son aşama olan Girişimdeyse artık kolları sıvama vakti; projelendirilen hayaller adım adım gerçeğe dönüşüyor. Deha ile “çocukça bir rüyayı” birbirinden kesin bir şekilde ayıran da bu aşama. Dünyada daha yaygın olan iki tip insan var: Fikir üretenler ve eylem üretenler. Çok daha az bulunan üçüncü tip ise hem fikir hem de eylem üretip dünyayı değiştirenler. İnsanlık olarak tüm gelişme ve ilerlememizi hayallerini gerçekleştiren bu sıra dışı insanlara borçluyuz. Ayrıca bu kişilerin en büyük ödülünün takdir edilmek olmadığı da söylenebilir. Büyük saygı duyduğum Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu’nun deyişiyle bu kişiler “kendi hayatında kendisi olarak var olabilenler”. Dolayısıyla hayallerini gerçekleştirebilmek ve böylesine anlam dolu bir hayat yaşamak onların asıl mutluluğu olsa gerek.

Kaynak: Harvard Business Review

,

One Response to Hayallerimiz ve Biz

  1. Prometheus 06/10/2015 at 16:05 #

    Her üç haftada bir Kahramanın Yolculuğu adı altınd ücretsiz bir workshop yapıyorum. Ve görüyoruz ki insanlar uzun zaman önce hayallerinden vazgeçmişler. Bu yüzden o zihinleri yeniden programlamay başlıyoruz :) Bence okulda ilk öğretilecek şeylerden birisi hayallerinin peşinden gitmek olmalı. Bu yazı derime nüfuz etti :)

Bir YorumYazın