Kaç zamandır yazmak istedim, ancak fırsat bulabiliyorum. Bazılarımız belki methini duydu, belki de gitti ama gitmeyen görmeyenlerin de haberi olmalı bence..
Bahsettiğim yer Antalya’nın Kaş ilçesinin cennet koylarından biri Hidayet Koyu veya Hidayet’in Koyu. İsmi, kaynaklarda farklı geçebiliyor. Ama Kaş sınırlarında kime Hidayet deseniz size çarçabuk tarif edeceğinden eminim, tabi yanında neler yemeniz neler yapmanız gerektiği ile ilgili tavsiyeler ile birlikte..
Kaş merkeze 2.5 kilometre uzaklıkta bulunan Hidayetin Koyu’na Çukurbağ Yarımadası’nın ortasından geçen kavşağa gelmeden karşınıza çıkacak olan pansiyonun hemen arasından sola doğru inildiğinde ulaşılmaktadır. Koy bir kumsala sahip değildir, kayaların üzerinden seke seke dalarsınız turkuaza. Tabi bu esnada deniz ayakkabılarınız varsa mutlaka giymenizi öneriyorum.
Araçsız gitmek biraz zor gibi, öncelikle hava çok sıcak oluyor ve yarımadanın üzerindeki ana yoldan deniz kenarına inmek için katedeceğiniz yol yokuş ve toprak bir yol. Yarım saatte bir geçen minibüsler de mevcut. Aracınızla neredeyse deniz kenarına kadar inip oraya parkedebiliyorsunuz. Ama park yeri açısından erken gitmekte tabiki fayda var.
Hidayet Koyundaki işletme Kaş’ın yerlisi bir anne-kız girişimi sonucu oluşan, çok da modern olmayan bir işletme fakat tabi ki hazırlanan ürünler tahmin edersiniz ki gerçek lezzette. Şezlong veya masalarda oturmayı tercih edebilirsiniz. Biz erken gitmiş olduğumuzu düşünmemize rağmen şezlong bulamayıp masada oturmak durumunda kalmıştık (olsun, girdiğim denizin rengi yeter diyorum). Şemsiye yok sayılır çünkü üzeriniz ağaç dalları ve yapraklarıyla örtülü. Hem de neredeyse deniz kenarına kadar ki, bu da normal plaj şemsiyelerinin gölgesinde otururken sıcaklama olayının önüne geçmekte ve size püfür püfür esinti hissettirmekte.
Kaş’ın heryerinde deniz çok güzel fakat Hidayet Koyu’nda sanki bir başka güzel. Denizin dibini göremeyeceğiniz tek bir nokta yok ve turkuazın en güzel tonları. Burada denizin yalnız üstü değil, altı da çok meşhur. Tabi ki dalıştan bahsediyorum. Dalış severler için Hidayet Koyu yine önde gelen tercihler arasında. O yüzden fiziki ve psikolojik bir engeliniz yoksa mutlaka dalış yapmanızı tavsiye ederim. Eğer yapamıyorsanız da mutlaka deniz gözlüğünüz olsun ki bu su altı doğal güzelliklerini de bol bol görebilin.
Ufak ve dar bir koy olması sebebiyle, Kaş’ın diğer yerlerinden farklı olarak deniz dalgasız. Dolayısıyla da pırıl pırıl. Ben dalgasız denizde yüzmeyi sevdiğim için çok keyif almıştım. Ama tabi bu durum sizin deniz dalgalarıyla olan ilişkinize bağlı. Çünkü kimisi dalgaya dalarak yüzmekten keyif alabiliyor. Eğer durum böyleyse, bunun için size yine yakın çevreden Patara Plajı’nı tavsiye ederim.
Ee daldık, çıktık, yüzdük, yorulduk. Tabi haliyle de acıktık :) şimdi sıra geldi girişimci anne kızımızın meşhur çiğ böreklerinden yemeye. Yine bazı ziyaretçiler ev yapımı patates cipsini de çok methetmişler ama ben denemedim. Yanında isterseniz çay, isterseniz ayran veya gazlı içecekler. Burası ufak bir işletme dedik ama denizden çıkıp şöyle gölgeliğe oturup bir bira içmek isteyenler için pek tabi o seçenek de mevcut.
İnternette bazı kişilerin “aman Kaş’tan veya Hidayet Koyu’ndan kimseye bahsetmeyin, bakir kalsın” şeklinde yorumlar yazdığını gördüm. Ama ben bu tavsiyelere kulak vermedim ve elimden geldiğince anlatmaya çalıştım. Bence ülkemizde böyle güzellikler varken bilinmeli, gidilmeli.
Bu deniz gerçek olamaz çok güzel :)
gerçek gerçek :)
Ezel’cim, çok güzel bir anlatımla böyle cennet bir koyu bizlere tanıtıyorsun. İnşallah bir daha Kaş’a gittiğimde mutlaka Hidayet koyuna uğrayacağım. Resimler de harika. Ama benim gibi bu sene deniz tatili yapmamış biri için çok özenilerek bakılan resimler oldu.
Valla Hülya Hanım’cım ben deniz tatili yapmış olmama rağmen, yine özenerek bakıyorum :) Ayrıca yazımı beğenmeniz de beni çok mutlu etti, teşekkür ederim..