Bana en çok sorulan sorulardan biri de “Bu kadar şeye nasıl yetişiyorsun?” Ajans, startuplar, melek yatırımcılık, konuşmacılık, mentorluk, babalık ve özel zevklere ayrılan zaman, arkadaşlarla takılma… Liste uzun.
Hep sorulduğu için, bu konuda neler yaptığımı ve nasıl bir sistemle enerjimi koruduğumu detaylı yazmaya karar verdim.
Eğer odak kaybından, sabah işe gittiğinizde mailler arasında kaybolup sonra tüm gün iş yapmamış gibi günü bitirip ama bir de üstüne yorgun olmaktan şikayetçiyseniz, iyi okuyun, hayatınızı değiştireceğim!
Önce gerçekler:
- Kapasiteniz sınırlı. Ne yaparsanız yapın, bir gün içerisinde yapabileceğiniz şeylerin maksimumu bellidir. Bunu kabul etmeniz gerekiyor. (Gençken ben de buna çok inanmazdım.)
- Sürdürülebilir başarıyı anlık başarıya her zaman tercih edin. Kısa süreli kazançlar sizi bir süre götürebilir ama sonrasında çökme, tükenme, moral kaybı yaşama ihtimaliniz çok yüksek. Sprint değil, maraton koşmaya inanın.
- Hayatın bir ritmi var. Kalbimizin atışı, nefes alıp vermek, hatta beynimizin bile yüksek ve düşük dalga boylarında elektrikle çalışması hep bunun göstergesi. Robot değiliz, değişmeyen sabit bir makina değiliz; tam tersi harmoni ve ritimle çalışan bir makinayız.
- Odaklanma azalarak devam eder. Bu yüzden de tüm gün boyunca aynı odaklanmaya sahip olacağınıza inanmayın. Üç saat boyunca aralıksız aynı kalitede çalışacağınıza da… Odaklanma resetlenmesi gereken bir araç; ara verip, yeniden toparlanmanız gerekiyor.
Tüm bu gerçekler doğrultusunda, neler yaptığıma, bunları pratiğe nasıl döktüğüme gelelim:
Uyku: Günde mutlaka 7-8 saat uyumalısınız. Arada bunu bozuyorsanız da mutlaka ama mutlaka bu sistemi çalıştırmalısınız. İdeali – yapabiliyorsanız gece 12-01 aralığında uyumak ve sabah 7-8 aralığında uyanmak. Uyku azlığı kilo alma, dikkat kaybı, zeka geriliği, kolay sinirlenme, odaklanma zorluğu gibi birçok psikolojik ve fizyolojik problemin temel sebebi. Vücudun kendini yenilemesi için yedi-sekiz saat uyku şart. (20’li yaşlarda dört saat uykuyla idare ettiğim doğrudur ama bunu devam ettirmek mümkün değil. O yüzden paşa paşa yedi-sekiz saat aralığına döndüm.)
Evden kahvaltı yapmadan çıkmayın: Sabah kahvaltısı hem kalktıktan sonra hemen işe koşturmak yerine kafanızı toplamak, hem güne enerjiyle başlamak, hem de eğer bir aile içerisinde yaşıyorsanız pozitif enerji almak adına önemli. Burada harcadığınız 30 dakika her türlü işe yarıyor. Mutlaka!
Her sabah iş listenizi yenileyin: Güne başlarken, o gün neleri başarmak istediğiniz kafanızda net olarak ye almalı. Gün bittiğinde neler bitmiş olacak? Hangi işler kontrol edilmiş, hangi işler devredilmiş olacak? Neleri teslim etmiş olmalıyım? Ben bu soruların cevapları doğrultusunda yapılacaklar listemi her sabah yeniden yapıyorum ya da varolanı düzenliyorum.
Önemli işler önce, angarya sonra: Bu belki de listedeki en önemli madde! Herkes güne e-postalarını okuyarak başlar varsayımı yanlış! Eğer işiniz bu değilse, e-postalar sonra! Enerjinizin en yüksek olduğu, algınızın en açık olduğu ve tüm vücudun çalışmaya hazır olduğu bu saatlerde en iyi işlerinizi çıkartmalısınız. Profesyonel işiniz neyse önce onu bu saatlerde yapın. Ben güne erken başlamayı bu yüzden seviyorum, çünkü sabah-öğlen aralığında çok fazla şeyi listemden temizleyebiliyorum. O gün başarmanız gereken işte ilerledikçe, ara verdiğiniz noktada angarya işlere bakabilirsiniz. Bunu parçalamak ve planlamak çok önemli. E-posta denizinde boğulmamaya çalışırken, iş yapmadan günler, haftalar geçiren insanlar gördüm.
Her 90 dakikada bir 10 dakika ara verin: Yukarıda yazdığım gibi vücudumuzun bir ritmi var. Çalış, dur, çalış, dur şeklinde işliyor. O yüzden sürekli çalış çalış modeli bizde çalışmıyor. Dolayısıyla her sağlıklı çalışma sürecinden sonra bir ara verip kendimizi yenilememiz gerekiyor. Bu aralarda mümkünse hava almak, yürümek, yerimizden kalkmak önemli.
Çalışma frekansını bozmayın: Çalışırken en önemli şeyler disiplin, tekrar ve frekansa olan bağlılık. Her gün, az bile olsa sürekli üretiyor olmak çok önemli. Ne kadar başarılı insan tanıdıysam, hepsinin ortak özelliklerden birisi buydu diyebilirim. Her gün, aynı saatte, aynı şekilde ve düzenli olarak çalışırlardı. Bu gerçekten önemli. Beynimiz gerekli işaretleri aldığında otomatik olarak kendini çalışma moduna sokuyor ve daha iyi sonuç veriyor. Bunu düzenli yapmak da şu yüzden önemli, en büyük iş bile parçalara ayrılıp çözümlendiğinde kolaylıkla bitirilebiliyor. Normalde 10 gününüzü alacak bir projeyi, yedi gün yatıp üç günde “Ya Allah!” sesleriyle yapan arkadaşlarınıza özenmeyin. Çünkü onlar gerçek potansiyellerinin sadece yüzde 30’unu kullanabiliyorlar.
Öğle arası kullanın ve telefonunu yanınıza almayın: Öğlen arası günün en değerli aralarından birisi. Bu sürede mutlaka dışarı çıkmanızı öneririm. Hem mekan değişikliği, hem beslenme, hem de kafayı toparlamak için gerekli. Burada ufak bir detay var, telefonunuzu yanınıza almayın. Gün içinde offline alanlar yaratmak önemli ve merak etmeyin, sırf öğlen tatilinde birileri size ulaşamadı diye kriz olmaz.
Teknolojinin nimetlerini kullanın: Google Alerts, otomatik e-posta hizmetleri, ifttt.com, Evernote, Dropbox gibi araçlarla gün içindeki veriminizi çok rahat arttırabilirsiniz. Özellikle ifttt.com’u öneriyorum. Uzun süren toplantılara girdiğinizde, otomatik cevap sistemini ayarlayıp, gereken durumlar için kime ulaşılması gerektiğini özetleyebilirsiniz. Bu da sizi gereksiz mail yığınlarından kurtaracaktır.
Çalıştığınız yeri ara ara değiştirin: Mekan değişikliği kafa açan ve odaklanmayı arttıran unsurlardan biri. Böylece enerjinizi de daha iyi kullanabilirsiniz. Özellikle yaz aylarında sahil kenarındaki mekanlardan yapılacak bir kaç saatlik yalnız çalışmanın getirisi çok yüksek olabilir!
Kendinize ait offline bir zaman dilimi tanımlayın: Basketbolcuların “Zone’a girmek” diye tanımladıkları odaklanmanın yüzde 100’e yaklaştığı ve zihnin tamamen işe yüklendiği ve bu yüzden algıların arttığı ve birden keskinleştiği o anlara ihtiyacımız var. Bunu yapmanın en kolay yolu, dış dünyadan gelen girdileri kesmek. E-postalara bakmadığınız, internete girmediğiniz, başka hiçbir şeyle uğraşmadığınız, tamamen eldeki işe odaklandığınız zaman dilimleri tanımlayın; bunu beraber çalıştığınız insanlarla da paylaşın ve bu zaman diliminde hiçbir şekilde rahatsız edilmemeyi garantileyin. (E-postanıza otomatik cevap ayarlamayı da unutmayın!)
Neyi sizin, neyi başkasının yapması gerektiğini iyi analiz edin: Özellikle üretici pozisyondan yönetici pozisyona doğru gelişen kariyer sürecinde, bir diğer enerji problemi de işlere yetişememek. Bunun da çözümü nispeten basit. İşleri üç kategoriye ayırmak gerekiyor: A) Benim yapmam gerekenler, B) Benim yaptırmam gerekenler, C) Benim takip etmem gerekenler… B kategorisindeki işleri hemen delege edin ve onları C kategorisi altında takip edin. A kategorisindeki işleri de sırayla indirin!
Kontrolünüzde olduğu sürece hiçbir toplantıyı bir saatten uzun yapmayın: İnsan olarak odaklanmamızda maksimum süre 90 dakika. O da ancak tek başımıza çalışırken… Eğer kalabalık bir ortamda sunum yapıyor, dinliyor ve çevresel faktörler içerisinde yaşıyorsak, bu süre 45 dakikaya kadar iniyor. O yüzden de hem enerjiyi ve odaklanmayı korumak, hem de her şeyi bir teslim tarihi hissi içerisinde sonuçlandırabilmek için bir saatten uzun toplantı yapmayın, yaptırmayın!
Su için: Bu benim en zorlandığım konu ama maalesef gerekli. Vücudun düzgün çalışması için su gerekiyor. O yüzden günde 3 litre suyu tüketmek zorundayız. Hayır; çay, kahve, kola bunun yerine geçmiyor. Kendinizi yorgun hissettiğiniz anların çoğunda farkında olmadan susuz kalmış olabilirsiniz.
Mümkünse spor yapın: Haftada üç-dört gün yapılan bir saatlik sporun faydalarını anlatmak için siteler var! O yüzden kısa kesiyorum: Yapmak zorundasınız. Enerjiyi ancak bu şekilde arttırabilirsiniz. Vücuttaki kas ağırlığı arttıkça bazal metabolizma hızlanır, bazal metabolizma hızlandıkça daha enerjik ve sağlıklı oluruz. Ayrıca, bir saat boyunca hiçbir şey düşünmeden sadece spora odaklanarak zaman geçirdiğimiz için gelen zihin berraklığı da ekstrası.
Şekerli yiyecekleri azaltın: Bir başka zorlandığım konu! Şeker, geçici olarak enerji ve odaklanma hissi verse de dünyanın en zararlı şeylerinden birisi. O yüzden her türlü şekeri kesmelisiniz. Yorgunluğunuzun azaldığını, odaklanma probleminizin yavaş yavaş kaybolduğunu ve genel olarak kendinizi daha iyi hissettiğinizi fark edeceksiniz. Kalori suçluluğu hissetmemeniz de cabası.
Kendinizi ödüllendirin: Bu çevremde yapıldığını en nadir gördüğüm şey. Neticede vücudu ödüllendirmek ve daha iyi bir ritimde çalıştırmak için yukarıdakileri yaparken, psikolojik olarak kendimizi de ödüllendirmeyi de unutmamak gerekiyor. Sağlıklı bir ego ve mutluluk, başarının temel taşlarından. O yüzden, her başarılı sürecin arkasından (bitirmeniz gereken bir sunum, başarılı geçen bir konkur, hedeflerine ulaştığınız bir ay, bir yıl vs.) kendinizi ödüllendirin. Kendinize hediye alın, hatta önceden bu konuda hedef koyun. Bu aynı zamanda alışkanlık döngüsünü de güçlendirecektir ve beyin başarıya şartlanacaktır.
Son olarak, kasların spora alışıp sizi spora zorlaması için altı ay geçmesi gerekiyormuş. O yüzden tüm bunlarda temel olarak uymamız gereken kurallar, disiplin ve tekrar… Vazgeçmeyin!
Ali Rıza Bey yazınıza bayıldım, keyifle okudum.
Yaşam enerjisini bulmak için önce hayat amacınızı bulmanız gerekmez mi? Buyrun https://kesfetkendini.wordpress.com/2014/11/09/hayat-amacin-nedir/