Risk, oldukça göreceli bir kavramdır. Kişinin hedeflerine, hayata bakışına, risk iştahına ve toleransıyla ilintili kişiden kişiye göre değişiklik göstermektedir. Haziran 2013’teki Bilgi Paylaşım Toplantısı için, çalışanlara yaş ve ünvan ayrımı yapmadan bir çok kişiye sizin için risk nedir diye sormuştum, aldığım cevaplar birbirinden çok farklı çıkmıştı. Kimisi hayatın kendisi demişti, kimi için risk topuklu ayakkabı giymek oldu, yükseklik korkusu olan biri için ise dönme dolaba binmek oldu. Aynı şey, firmalar için de söz konusudur. Her firmanın bulunduğu sektöre, ülkeye, konjonktüre ve zamana göre riske bakışı, algısı ve bunlara yönelik alacağı aksiyonlar ve verdiği tepkiler değişmektedir. Teorik olarak riskin tanımı ise ISO 31000 standardına göre, belirsizliklerin hedefler üzerinde pozitif ve negatif etkisi olarak tanımlanmıştır.
İnşaat firmalarında bir projeyi ilk yatırım tahmini aşamasından alıp tamamlama ve kullanıma sokma işlemi; karmaşık ve genelde zaman gerektiren tasarım ve üretim işlemleri içermektedir. Bu süreçte değişik yetenek ve ilgi alanlarına sahip çok sayıda insana ihtiyaç duyulur ve birbirinden farklı ancak ilişkili, geniş bir yelpazedeki pek çok işin koordinasyonu gerekir. Tüm bunların yanında bu karmaşıklık pek çok dış, kontrol edilemeyen etken tarafından artırılır.
İnşaat işinin doğasında var olan risklere bakıldığında, riskin tanımlanması, analiz edilmesi ve aksiyon alınması için kullanılan kurumsal yönetim tekniklerinin diğer endüstrilerde olduğu gibi bu endüstride yalnızca son 20 yılda kullanılmaya başlamış olması şaşırtıcıdır.
Yük. İnş. Müh. Latif Onur UĞUR ‘un yazdığı “İnşaat Sektöründe Riskler ve Risk Yönetimi “kitabında bir inşaat projesinde tipik olarak rastlanan riskler aşağıdaki şekilde listelenmiştir;
- Taahhüt edilen tasarım ve inşaat zamanında işin sonuçlandırılamaması,
- Beklenen taslak planının, detaylı planın veya bina yasal onaylarının tasarım programında izin verilen süre içinde alınamaması,
- Projenin gecikmesine neden olan beklenmeyen, ters zemin koşulları,
- Projenin gecikmesine neden olan aşırı derecede sert hava koşulları,
- Yasal grevler,
- İş gücü ve malzemede beklenmeyen fiyat artışları,
- İşin tamamlanmasının ardından bir kiracı/işletmeci bulunamaması,
- Operatörlerden birinde fiziksel bir yaralanmaya neden olan bir kaza,
- Yapıda, kötü işçilikten doğan örtülü eksik ve hatalar,
- Force Majeure (sel, deprem, vs.),
- Müteahhit tarafından, tasarım ekibinin tasarım detaylarının geç tamamlamasından kaynaklanan kayıp ve harcamaların karşılanması yönünde talep,
- Projenin, müşterinin bütçesinin izin verdiği sınırlar dahilinde tamamlanamaması.
Yine aynı kitapta inşaat endüstrisinde risk ile baş etmenin geleneksel olarak başlıca dört yolu bulunduğu ifade edilmektedir;
- Fiyata yüksek bir risk primi ekleyerek her türlü olası sonucun hesaba katıldığı Şemsiye Yaklaşımı
- Başların kuma gömülüp her şeyin yolunda gideceğinin varsayıldığı Devekuşu Yaklaşımı,
- Mevcut bütün süslü analizlere güvenmek yerine içten gelen sese ve sezgilere güvenmeyi öneren Sezgisel Yaklaşım ve
- Kontrol dışı riske odaklanan ve gerçekte durum öyle olmadığı halde her şeyin zorlanarak kontrol edilebileceğini ifade eden Kaba Kuvvet Yaklaşımı.
Bugün bu yaklaşımları kullanarak ayakta kalabilecek firma sayısının çok da fazla olabileceği düşünülmemektedir. Müşteri talepleri her geçen gün artmakta ve herkes taşıdığı riskin daha da fazla farkına varmaktadır.
Risk kaynaklarının riskin etkilerinden ayrılması önemli bir konudur. En sonunda, bir projede karşılaşılan risk, aşağıdakilerden bir veya bir kaçı ile ilişkilidir;
- Maliyet bütçesi / öngörüsü / tahmini / teklifi dahilinde kalamamak,
- Onaylar, tasarım, inşaat ve yerleşim için şart koşulan süreler dahilinde kalamamak,
- Kalite, işlev, amaca uygunluk, güvenlik ve çevrenin korunması için gerekli olan teknik standartların karşılanamaması.
Pek çok durumda, ters giden olayların etkileri finansal kayıp şeklinde ortaya çıkmaktadır. Ancak finansal kayıp dışında itibar, kalite, iş güvenliği ve çevresel etkileri de olmaktadır.
Başta proje müdürleri ve teklif liderleri olmak üzere, projede/ihalede görev alan diğer ilgili tüm kişilerin/ ekiplerin liderliğinde kurumsal risk yönetimi departmanın görevi; aksaklığın meydana gelmesine yol açabilecek birbirinden ayrı risk kaynaklarını belirlemek ve bu riskleri taşıyabilecek en uygun organizasyonu sağlayacak bir risk yönetim stratejisi geliştirmektir.
Risk yönetim eğitimlerinde sıkça kullandığım keyifli ve bir o kadar da trajikomik görselleri aşağıda sizlerle de paylaşıyorum.
Özge GÜNGÖR
Hamdi Akın ın söyleşisinde Riski ve Rekabeti hiç sevmem, hayatımda riskli işlere hiç girmedim, sadece benim yapabileceğim işleri yaptım, örneğin izmit körfez geçişi köprüsü projesini de istemedim çünkü çok isteyeni vardı. Riskli işlerden, rakibim olan işlerden uzak dururum sözünü hatırlattı bu yazı bana.