Sizin At Arabası Kullanma Ehliyetiniz Var mı?

at-araba

 

 

 

 

 

 

Bir Çin atasözü şöyle der: “Bir at arabanız varsa esasta üç şeye sahipsinizdir: Bir ata, bir arabaya ve bir at arabasına.” Bütünü fark edip bunun bileşenlerini görebilmek, diğerlerinin fark edemediğini fark edebilmek, etkin bir gözlemci olmak hem kendi potansiyelinize hem de dahil bulunduğunuz sistem içerisindekilerin potansiyellerine ulaşabilmek ve bir çok gizli fırsatı ortaya çıkartmak için önemli bir avantaj.

Bir adım geri çekilip baktığımızda kolayca fark ederiz ki hepimiz birer gözlemciyiz. Ama bu, günlük hayatın içerisinde sürekli bir farkındalıkla yaşadığımız bir gözlem kapasitesi değil. Bu kapasiteyi fark edebilmek için kendimizi, tabiri caizse, arada sırada rahatsız etmek, hatta dürtmek gerekiyor. Ancak bu durumda günlük otomatik pilottan çıkabiliyoruz.

Onlarca yazı arasından bu yazıyı size okutan ne var? Ne gördünüz de dikkatinizi cezbetti ve sizi bu satıra kadar okumaya sevk etti? Bu yazıyı bitirdiğinizde ne almış olmayı umuyorsunuz? İşte şu an, tam da şu an, otomatik pilottan çıktınız ve eyleminizi sorgulamaya başladınız. Ama son derece basit gibi görünen bu ayrışmayı yapabilmenin en kolay yolu, burada da deneyimlediğiniz gibi dışarıdan gelecek bir müdahaleden geçiyor.

Otomatik pilot hep devre dışı mı kalmalı?

Peki, otomatik pilotun işe yaradığı durumlar yok mu? Tabii ki var; hem de binlerce belki de milyonlarca durum var. Örneğin ben düz vitesli arabalardan hoşlanıyorum. Gerçi İstanbul’un çılgın trafiğinde bunun ne kadar keyif veren bir alan olduğu tartışılır ama bugünkü şartlar içerisinde benim tercihim bu yönde. Her vites değiştirme anımı bir düşünsenize… Bir ayağımla debriyaja basarken diğer ayağımla fren ya da gaz pedalını yönetip, elimle de direksiyonu yönlendirdiğimi ve bu sürecin tamamını anbean sorgulayarak yaptığımı. Belki araba kullanmayı öğrenme dönemimde buna yakın davranışlar sergilemiş olabilirim ama bugün kullanırken bunların hiç farkında değilim ve bu benim için iyi bir şey. Çünkü bu sayede beyin aktivitemin daha büyük kısmını yapacağım diğer eylemlere (CD değiştirmek, sileceği çalıştırmak, İstanbul’un kışın off-road alanlarına benzeyen yollarında çukurlardan kurtulmak gibi eylemlere) tahsis edebiliyorum.

Velhasıl, her iki durum da benim için avantajlı. Ancak durup sorgulamam gereken anlarda otomatik pilotta olmak, otomatik pilotta olmam gereken yerde de sorgulayıcı olmak beni hem özel hem iş hayatımda birçok sıkıntıyla karşı karşıya getirebilir. Bu ayrıştırmayı yapabilmek belki de gözlemci için en önemli olan nokta.

Deneyim ve gözlem…

Her birimizin farklı birer gözlemci olduğunu da unutmamak gerek. Sahip olduğumuz ve atalarımızdan aldığımız mirası bir kenara koysak dahi bugün itibariyle sergilediğimiz her bir eylem, davranış ve yaklaşımın ardında kendi özgün tarihimiz yatıyor. Nasıl ki ben bu satırları yazarken 45 yıllık dünya deneyimim ve gözlemlerimle birlikte yazıyorsam; siz de okurken kendi tarihinizle okuyor, damıtıyor ve özümsüyorsunuz.

Gerek iş, gerekse özel hayatınızda sizinkinden farklı tarihlere sahip kişilerle birliktesiniz. Bunun hayatınıza getirdiği çeşitliliği, aynı konuya farklı açı ve tarihlerden bakabilmenin verdiği zenginliğin farkına varın. Kendi özgün tarihinizin size getirdiği avantajlar neler ve bunları hayatınızın hangi alanlarında kullanabilirsiniz? Birlikte aynı havayı kokladığınız kişilerin özgün tarihleri hakkında bilmediğiniz neler var? Tüm bunlar sizi ve çevrenizdekileri bulunduğunuz yerden bir adım ileriye nasıl taşır?

Yanıtlarınızı çok merak ediyorum…

Kaynak:    Sami Bugay

 

, ,

No comments yet.

Bir YorumYazın