Çalışan ne ister?

Yüksek maaş, sosyal haklar, prim, vb. ister dediğinizi duyar gibiyim. Sanıldığının aksine çalışanlar aslında en çok “takdir edilmek” istiyor. Başkalarından takdir almak ve övgüler işitmek şüphesiz insana çok iyi hissettirir. Aldığınız takdirler belki kiranızı ödeyemeyebilir ama yeni bir araştırmaya göre nakit para kazanmışsınız gibi performansınızın artmasını sağlıyor.

“The Enthusiastic Employee” (Mutlu Çalışan) kitabının yazarı David Sirota’nın 2,5 milyon kişi üzerinde yaptığı araştırma çalışanların son derece “makul” talepleri olduğunu ortaya koyuyor. Öncelikle “adalet”, “takdir edilmek” ve “arkadaşça bir işyeri” istiyorlar.

Yöneticileri tarafından takdir edilmek, kendilerine yetki ve inisiyatif verilmesi çalışanların en önemli talebi. Yaptıkları iş ve şirketleri ile gurur duymayı istiyorlar.

Çalışanlar, yeni başladıkları işlerine kendilerini adar ve sadece kendilerinden bekleneni değil daha fazlasını vermek için çabalarlar. Bu kişilerin kurumları tarafından memnun edilmeleri gerekir. Performansları ve motivasyonları ancak bu şekilde artar.

David Sirota, “Yaptığımız bir başka araştırmada yüksek moralli çalışanları olan şirketlerin borsadaki performanslarının da çok yüksek olduğunu gördük” diyor. Çalışanların moralleri yüksek olduğunda sadece ürünün kalitesi değil müşterilere sunulan hizmetin kalitesi de artıyor.

İçten ve adil olarak algılanan ödüller ve onlara takdir gösterilmesi de çalışanların mutluluğu için önemli. Ödüller maddi olmak zorunda değil. Özel gayretle sonuç alanların ve kahramanların sırtı sıvazlanarak “iyi işti” denmesi veya topluluk önünde şilt vermek bile bireylerin kendilerini değerli ve özel hissetmelerini sağlıyor.

Araştırmacılar 48 yetişkin katılımcı ile bir araştırma yürüttüler. Katılımcılardan bir klavyeye 30 saniye içinde belli bir düzende ve olabildiğince hızlı basmaları istendi. Katılımcılar önce bu parmak egzersizini nasıl yapacaklarını öğrendiler ardından da 3 gruba ayrıldılar.

Birinci grupta her katılımcıyı tek tek kutlayan bir değerlendirmeci bulunuyordu ve herkes performansının ardından takdir aldı; diğer grupta herkes takdir edilmezken, katılımcıların bazıları takdir edilen diğer katılımcıları izledi, üçüncü grupta ise katılımcılar takdir almadı ve kendi performanslarını bir grafik üzerinde kendileri değerlendirdiler.

İkinci gün katılımcılardan bu egzersizi tekrar yapmaları istendi. Direkt olarak takdir gören birinci gruptaki katılımcılar parmak egzersizinde diğer iki gruba göre çok daha iyi performans gösterdi. Araştırmanın sonuçlarına göre, bir performans gerçekleştikten sonra takdir almak, kişilerin daha iyi performans göstermelerini sağlıyordu.

Bu araştırmayı gerçekleştiren Ulusal Fizyolojik Bilimler Enstitüsü’nden Profesör Sadato; “beyin için takdir almak parayla ödüllendirilmek gibi bir şey ancak bu sosyal bir ödül. Kişilerin bir egzersizi tamamladıklarında takdir almalarının onların daha iyi performans göstermelerini sağladığı bilimsel olarak kanıtlandı. İş yerinde ya da okulda birini takdir etmek onun performansını yükseltmek için en kolay ve etkili strateji olabilir” diyor.

Takdir etme şeklinizin de önemli olduğu başka araştırmalarca ortaya konuyor. Örneğin, performansın hemen ardından, herkesin önünde, ve sadece o spesifik konu ile ilgili takdir etmenin de insanların performansını ve motivasyonunu arttırmada önemli olduğu anlaşılıyor. Bir performansın ardından “çalışması, başarısı ve katkısı için teşekkür etmek” hem çok basit hem de sonuçları çok güzel…

Sonuç olarak bu araştırmadan da anlayabileceğimiz gibi takdir aslında para kadar değerli. Özellikle bir otorite pozisyonundaysanız (yönetici, öğretmen gibi) etrafınızdakilerin yeni beceriler öğrenebilmesi için onları takdir ettiğinizden emin olun. Ertesi gün büyük bir başarı ile geri dönebilirler.

,

No comments yet.

Bir YorumYazın